Beyin sağlığı için Akdeniz tipi beslenin
Nörolog Nigar Ahmadova, beslenmede Akdeniz diyeti uygulamanın çeşitli nörolojik hastalıkların meydana gelişinde kritik rolü olduğunu söyledi.
Uzm. Dr. Ahmadova, “Beyin sağlığımızı korumanın yolu midemizden geçiyor ve bağırsaklarımızda belirleniyor. Kişiler beslenme tercihleriyle kendi mikrobiyatasını (vücudumuzdaki yararlı mikroorganizmalar) ve dolayısıyla sağlıklarını olumlu yönde değiştirebilir. Böylece nörolojik hastalıklara karşı kendi kalkanlarını oluşturabilirler” dedi.
Acıbadem Kent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nigar Ahmadova, nörolojik hastalıkların dünya çapında sakatlık ve ölümlerin başlıca nedenleri olarak kabul edildiğine dikkat çekti. Alzheimer hastalığı, parkinson hastalığı, şizofreni, multipl skleroz gibi hastalıkların dinamik ilerlemesi nedeniyle, bilim adamlarının yeni ve daha etkili müdahale yöntemleri arayışında olduğunu belirten Dr. Ahmadova, “Besinlerin insan sağlığındaki en önemli faktör olduğu fikri yeni bir şey değil. Tıp biliminin babası Hipokrat ‘Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözüyle sağlığın sürdürülmesinde beslenme tarzının önemine dikkat çekmiştir. Bugün de bilim adamları kanser, kalp, beyin hastalıkları gibi pek çok hastalıktan korunmada beslenmenin önemini vurgulamaktadır” diye konuştu.
Uzm. Dr. Ahmadova diyetin hastalıkların seyri üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Giderek artan sayıda kanıt, Akdeniz diyetiyle beslenmenin çeşitli nörolojik hastalıkların patogenezinde (bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler bütünü) kritik rol oynadığını gösteriyor. Kronik enflamasyon ve serbest radikal hasarı, bugün nörobilimde çok önemli bir konuma sahip olan kavramlardır. Sunulan veriler, omega-3 yağ asitleri, polifenoller, vitaminler, esansiyel mineraller ve probiyotikler gibi antiinflamatuar elementlerin kaynağı olan meyve, sebze, kuruyemiş, şifalı bitkiler, baharatlar ve baklagiller açısından zengin bir diyetin nörolojik hastalık riskinin önlenmesine yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Beyin damar hastalıkları (serebrovaskuler hastalıklar, iskemik inme, intraserebral hemoraji) nörologların acil serviste en sık karşılaştığı hastalıklardan. İskemik inme tüm dünyada ve ülkemizde ölüme neden olabilen, bıraktığı sekel bulgular ile birey ve toplum üzerindeki yükleri arttıran, buna karşın önlenebilen bir hastalıktır. İskemik inmeden korunmak için ele alınan vasküler (damarsal) risk faktörleri uzun yıllardır biliniyor. Ama veriler bu faktörlerin yeterince iyi kontrol edilmediğini gösteriyor. İskemik inmede vasküler risk yönetiminde beslenme en önemli başlıklardan biri. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmada (REGARDs) yüksek miktarda yağ içeren kızarmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar ve şekerli içeceklerin inme riskini artırdığı gösterilmiştir. Tuz alımının kısıtlaması hem hipertansiyon hem de inmenin sekonder korunmasında önemlidir. Diyette 2,5 gram/günlük bir tuz tüketimi önerilmektedir. Kardiyovasküler riski yüksek olan hastaların Akdeniz diyeti ile beslenmesi inme riskini azaltmaktadır.”
Öte yandan Nörolog Ahmadova, hastalarına Akdeniz diyeti önerdiğini ifade etti. Ahmadova, neden Akdeniz diyeti önerdiği konusunda da şunları söyledi:
“Akdeniz diyeti, tekli doymamış yağ/ doymuş yağ oranının yüksek olduğu, zeytinyağı ya da diğer bitkisel (örneğin fındık yağı) yağlarının tercih edildiği, sebze ve meyveden zengin bir diyettir. Bu diyette, haftalık balık tüketiminin artırılmasını, kırmızı et ve et ürünlerinin tüketimin azaltması teşvik edilir. Süt ve süt ürünlerinin orta derece tüketimi önerilirken, kola, enerji içeceği, hazır tatlı kahveler, tatlandırıcı içeren içeceklerden uzak durulması istenir. Bu Akdeniz diyetinin yanında hastalarıma nörolojik hastalıklardan korunmak ve genel sağlık için mümkünse en az haftanın 3 günü tempolu yürüyüş yapmalarını öneriyorum. Sağlıklı beyin için ikinci beyin adlandırılan bağırsaklarımıza iyi bakmalı, yiyecek ve içeceklerimize dikkat etmeliyiz. Yani beyin sağlığımızı korumanın yolu midemizden geçip, bağırsaklarımızda belirleniyor. Herkes beslenme tercihleriyle kendi mikrobiyatasını ve dolayısıyla sağlıklarının yönünü değiştirebilirler. Nörolojik hastalıklara karşı kendi kalkanlarını oluşturabilirler.”